Haftasonu Kıyıköy – Kastro gezisi yapmak maksadıyla yola
çıkıp, bir gün evvel havanın yağışlı olması sebebiyle rotayı Edirne’ye
çevirdik. Geçenlerde sevgili Didemika Kıyıköy – Kastro – Tekirdağ üçlemesi
yapmıştı, keyifle okumuştum. Biraz oradan esinlenme, biraz da özlem birleşince
çok sevdiğim Trakya bölgemize gitmek farz oldu. Üniversite yıllarım orada
geçtiğinden bende ayrı bir yeri vardır Trakya bölgemizin. Bölgenin diyorum
çünkü öğrencilik yıllarım boyunca gezmediğim, görmediğim yeri kalmadı gibi bir
şey. Neden severim bu bölgeyi?
Buralarda yaşayan insanlar ekseriyetle Muhacirdır (ailem
gibi)..
Doğdukları topraklardan ayrılmak zorunda bırakılan bu
insanlar yerleştikleri bu toprakları adeta cennete çevirmişlerdir.
Boş durmayı sevmezler..
En güzel yanları toprağı sevmeleridir ki bu onları zararsız
yapar.
Toprakta onlar gibi sessizdir..
Konuşmaya korkar çoğu, iyilik güzellik dilerler durmadan.
Dilleri ancak buna döner.
Kaybetmekten korkarlar.. Belki de bundandır toprağa olan
merakları, ektikleri gibi kök salmak, tutunmak, kalmak isterler.
Güzel insanlardır, güler yüzlü insanlardır.
Romanları meşhurdur bir de Trakya’nın..
Muhacirlar gibi onlarda göçebedir..
Hayatı, yaşamayı bilirler. Kavgaları bir şarkıyla dansa
dönüştürebilen tek ırktır.
Romanlar sayesinde eğlence, göçmenler nedeniyle de sessizlik
hakimdir.
İki güzelliği bir arada bulunduran Trakya bölgemizin en bi
güzeli Edirne gezimize gelince..
Neler Yaptık?
3 Saatlik yolculuk sonunda vardığımız için öncelikle yemek
yiyelim dedik. Daha doğrusu ben demedim, sevgilim dedi. Bu nedenle daha önceden
lezzetini bildiğimiz Köfteci Osman’a uğradık. Bildiğiniz ev köftesinin daha bi
pufidik olanı, gayet lezzetli. Ciğer de yapıyorlar ama biz köfteyi tercih
ettik.
Yemeğimizi yedikten sonra ağır adımlarla akşam için yer
ayırttığım Gazi Meyhanesi’ni görmeye gittik. Sıcak, güzel bir mekan.. Önünde
ufacık bir bahçesi var. Bize oradan yer ayırmışlar. Garsonu Üseyin (Hüseyin)
bize fayton ayarladı. O faytonla taaa Karaağaç’a kadar gittik. Tıngır mıngır,
ele ele kolkola ilerlediğimiz yolun solunda alabildiğine yeşillik, sağında ise
ufak çay bahçeleri karşıladı bizi.. Alan geniş, insanlar yayıldıkça yayılmış.
Kalabalığın aksine gürültü yok. Herkes sessizce sohbetini ediyor. İstanbul’da
olsa 2 kişi bir araya geldi mi gürültü olur diye aklımdan geçiyor. Sanırım
şehrin sakinliği ve huzuru insanlara yansımış yada tam tersi..
Fayton turundan sonra Meriç kıyısındaki Emirgan çay
bahçesine girdik. Taş köprüden gelene geçene bakmak, suyun akışını izlemek,
manzaranın tadını çıkarmak için ideal bir yer…
Garsonların tamamı öğrenci… Güler yüzlü, hevesli insanları
görmek mutlu ediyor insanı.
Oradan kalkıp sırayla önce Meriç’i sonra Tunca’yı geçiyoruz.
Ağır adımlarla caminin yolunu tutuyoruz.
Geçen Cuma niyetlenmiş gidememiştim camiye.. Kısmette
Edirne’de el açmak varmış. Allah kabul ederse yalvardım.. Hayır yanlış
okumadınız duadan ziyade bir yalvarıştı umarım kabul eder.
Bilirim ki çaresizce el açmış kimseyi geri döndürmez. Neyse
detayı Allah’la benim aramda. Selimiye / Üç Şerefeli Cami / Eski Cami’yi
görmekten ziyade içine girip o yakınlığı hissetmenizi dilerim. Zaten hepsi
birbirine çok yakın..
Görülmesi gereken yerler Edirne’de adeta sıralanmış gibi.
Şehir sizi yormuyor, keyifle güzellikleri görmek mümkün.
Ufacık tarihi evlerin önünden yürüyerek Gazi Meyhanesi’ne
ulaşıyoruz. Yöresel kırmızı şarap
muhteşem. İlerleyen saatlerde Romanlar eşliğinde fasıl var. Mekanın üst
katından bahçedekilerin yanına gelmeleri bir hayli zaman alsa da müziği her
koşulda duyabiliyorsunuz. Sevgilim Roman havaları beklerken Türk sanat müziği
söylemeleri hüsrana uğratsa da, sanıyorum onun için istediğim ‘Sevenleriiiii
sevdiiiğineeee vermedileeeeerrr’ şarkısı hoşuna gitti. Kalkmadan önce ikram
ettikleri kahvenin tadı hala damağımda..eminim o kahvenin 40 yıl hatırı
olacaktır.
Kalktıktan sonra tekrar Meriç’e doğru yürüdük. O tarafta da
pek çok eğlence mekanı bulunuyor. Daha çok gece kulübü tarzında olan bu
yerlerin kapısında içeride çalan yabancı müziğin aksine Romanların davullu
zurnalı eğlencesi karşılıyor. Mekandan çok dışarıdaki eğlence görülmeye
değer. Yine Meriç kıyısında pek çok mekan olduğundan ve buralar genelde düğün
oranizasyonu yaptığından Roman düğünlerini de buralarda görmek mümkün. Hatta
dönüşte bindiğimiz taksinin şoförü de bu bilgiyi tasdikledi. Eğer daha ileriye
yürümüş olsaydık Roman düğünlerini de izleyebilirmişiz. Aklım kalmadı değil ama
bir daha ki sefere inşallah.
Ertesi sabah yine Meriç kıyısında bulunan kır bahçelerinden
birinde kahvaltı edip, Karaağaç’a gittik. Güzel sanatlar fakültesini,
karşısındaki kafeleri, geniş sokaklarını, minicik evlerini, evlerden dışarıya
sarkan küpe çiçeklerini görüp mutlu olmamak imkansız. Ha birde minicik sokak köpeklerini sevmeden
edemedim.. Ardımızda güzel bir şehri bırakıp dönüş yoluna geçtiğimizde, ufak
bir parçayı yanımda götürdüğümü hissettiren tatlı bir kaşıntı başlamıştı.. Evet
pirelendim.. Kolum bacağım şiş, kaşıntıya tahammül etmeye çalışarak yazdığım bu
yazıya bir son verirken, bu gezintiye beni çıkaran adama, sevgilime kocaman bir
teşekkür ederim.
Gezmenin de aşklısı makbul :) ❤
YanıtlaSilAşkla kalmak dileğiyle güzel insan..
SilGezinden çok mutlu olduğunu anlayıp senin adıma mutlu oldum Yağmur.
YanıtlaSil:) Teşekkür ederim. Hep beraber, hep mutlu olmak dileğiyle, sevgiler.
SilAynı dilekle Yağmur. Hele de öyle her zaman verilmeyen, çok nadir kullandırılan en ağır antibiyotikleri, antibiyotikli merhemleri bir haftadır kullanıp mide krampları çektikten sonra bu dilek çok iyi geldi :) Sevgiler sana :)
SilKıyamam ya ne oldu o kadar? Sen hiç hasta olma, çok sağlıklı ol, o güzel bakan gözlerinin gördüğü güzel çiçekleri, doğayı, minik serçeleri, yağmurun damlalarını güzel olan herşeyi sen göster bize. Kocaman sevgiler sana:)
SilÜzülme, olmam artık Yağmur :)
SilÇok güzel bir yazı olmuş😃 gitmeden gormek derler ya yazınizda gordum Edirne'yi 😃İstanbul dan uzaga gitmek nasip olmadı ne yazıkki...
YanıtlaSilGüzel şeyler görüyor da insan anlatmaya gelince o kadar güzel aktaramıyor sanki. Yinede beğenmiş olmana sevindim. Umarım gider yerinde görürsün o güzellikleri. Gördüğünde anlatımım yavan kalacak eminim. Sevgiler,
SilŞu an içimde Edirne'ye gitme isteği uyandı! En son çocukken gitmiştim, o yüzden çok net hatırlamıyorum. Umarım en kısa zamanda giderim. Seni böyle mutlu görmek beni sevindirdi! Hep mutlu ol, aşkla kal, olur mu? :) (Her gülün bir dikeni olurmuş diyorum, en kısa zamanda geçer umarım kaşıntıların, şişliklerin. :)
YanıtlaSilKocaman sevgilerimle!
Umarım en kısa zamanda gidersin. Şuaralar pek keyifli oralar. İyi dileklerin için teşekkür ederim bende senin için yürekten diliyorum ki gönlünce olsun herşey. Benden de koskocamaaaan sevgiler,
SilAmanın aman ... neler kaçırmışım ben ... Üstelik gezilerimi bölgeyi iyi bilenlere satmaya çalışarak neler yapmışım ...
YanıtlaSilBen hala Edirne'ye gidemedim ... Keyifle ve aşkınla okudum canım ...
Tabi ben fotoğraf çılgını olarak bu kadar zaman kendimden geçerdim faytonla vs derken ...
Benim enişteye hadi Edirne diye şirinlik yapma zamanım gelmiş anlaşılan :)
Emeğine sağlık
OOhhh enerji depolamışsın
Sen daha güzel anlatıyorsun hatta öyle güzel anlatıyorsun ki mekandan güzel yazı oluyor. En kısa zamanda gitmelisin. Havalar daha da ısınınca çok keyifli olmaz. Hadi gitte sen anlat oraları senden dinlemesi çok daha keyifli:)
SilNe tatlısın onure oldum vallahi ... Şımardım hemencecik ...
SilAma ben senin anlatımını gerçekten de beğendim ve keyif aldım yalan yok...
İkinci turu da okudun değil mi ? Kırklareli , Cehennem Şelalesi vs...
Şimdi kala kala İğneada kaldı bakalım Allah kerim artık ..
01 Haziran Kiraz Festivali de iptal olmuş... Üzüldüm
Şımar tabi hak ettin. İkinci turu nasıl kaçırdım hemen okuyacağım. A bak İğneadayı görmedim işte merakta ediyorum. Çok güzel diyolla bakalım sen nasıl bulacaksın. Festivalden de haberim yok be ya baya bi ayıpladım kendimi. Bilgi küpüsün vallahi.
SilŞimdi hakkında bir şeyler duyunca ben de özlediğimi fark ettim.. :)
YanıtlaSilHep kendi memleketim diye üstün tuttuğumu düşünüyordum oraları ve insanlarını şimdi bunu bir başkasından duymak iyi geldi..
Büyük şehir tutkunuz yoksa gerçekten yaşanacak bir şehir Edirne ve Tekirdağ.. tabii ayazına katlanırım diyorsanız..
Sevgiler..
Bizde bununla ilgili bir söz vardır bilirsin mutlaka. Birine kızınca "Çolu'nun yazında kalasın" denir. O soğuktan yüzümün çatlamasını bile özledim.. Öyle seviyorum..
SilBu yaz Edirne'yi görme fırsatım olmuştu. Ben gündüz yüzünü görmüştüm. Seninle gecesini de gezmiş kadar oldum. Sevgiyle
YanıtlaSilNe güzel bir yorum.. Umarım gecesini de yaşarsın, ışıl ışıl pek güzeldir.. Sevgiler,
Silcanım çekti yaaa du gideyim ben daaaa :)
YanıtlaSilGiiit tabi :)
SilSevgili Yağmur , ben Edirneye A-Şı-Ğım. Ne güzel bir yazı bu yaaa. Üstelik içinde aşk'da var. Yağmurun aşkı ;)
YanıtlaSilEdirnenin bende yeri başkadır. Nedenini bilmiyorum ama bence orası çok özel bir şehir, beni çekiyor. İnsanının sıcaklığı, tarihi dokusu, ciğeri sevmeyen bana bile Edirne tava ciğerini aşkla yediren, misk kokulu meyve sabunlarına hayran olduğum ve tabiii güzeller güzeli Selimiyeyi bağrında taşıyan rüya gibi bir şehir. Güzellikleri saymakla bitmez. Dört defa gittim. Uzun zaman oldu gitmeyeli. Çok özledim oraları. İyiki sende gezmişsin bak okurken bende gezmiş gibi oldum yine, yeniden...
Sevgiler
Ne güzel.. Yazıyı yayınlayana kadar bu kadar sevilen bir şehir olacağını düşünmemiştim. Yine yazı sayesinde sizleri daha da tanımış, adeta yakınlaşmış oldum. Dediğin gibi şehir insanı sarıp sarmalıyor, öyle güzel ağırlıyor ki bir daha gel dercesine. Umarım hep olduğu gibi kalır hiç bozulmaz.. Sevgiler.
SilÇok güzel oralar ben de severek gezmiştim. Üseyin :)
YanıtlaSil:))
SilTrakyalı bir ingilizce öğretmenim vardı lisede. Allahım o nasıl bir şen ruh, nasıl hayatı severlik! çok severdim, dersin sonunda mutlaka oynayıp gülecek bir şey bulurduk. size katılıyorum en güzel romanların hikayelerin, kavgayı gülüşe döndürenlerin yeri bence de trakya.. bir gün mutlaka gezeceğim orayı, sevgiler =)
YanıtlaSilAynen öyle Evrim.. çok eğlenceliler, bizden çok farklılar. Bu güzel farklılık onları özel kılıyor. Gidip görmen dileğiyle, sevgiler.
SilTrakya insanı sanırım göç sebebiyle daha candan daha maskesiz daha samimidir..bizimkiler de böyledir. (Batı Trakya türkleri)aldatmaz kandırmaz çoğunluğu. .çoğunlukla da evini açar kapısını açar kimsin ne ararsın diye sormazlar.
YanıtlaSilDediğin gibi göç sebebiyle olduğunu düşünüyorum bende. Hatta bizimkilerde korkunun verdiği bir sır tutma olayı vardır ki bir sırrını ver mezara götürürler o derece. Güzel insanlardır vesselam..Hoşgeldin buarada.
SilÇok çok önceden gitmişliğim var bu kadar detaylıda gezmemiştim aşkla gezinti herşeye bedeldir ;) darısı başıma diyeyim :))
YanıtlaSil:) Darısı başına Gülşah, aşkla kal:)
SilAskin ateşine sağlar dayanmaz ... Seni anan benim için doğurmuş hehe akLima ebru geldi valla .Harika bır yazı olmuş emeğine sağlık . Zevk aldım okurken gerçekten.
YanıtlaSil:) Beğenmene sevindim. Hoşgeldin..
SilHarika...:))
YanıtlaSil:) Teşekkür ederim.
SilBir de fotoğraf olsaydı tadından yenmezdi ki bu yazı :)
YanıtlaSilOnuda sizlerin hayal gücüne bıraktım:) / Artık fotoğraf çekmek yerine aklıma hapsediyorum görüntüleri.
SilMuhabirler çok çalışkan insanlar gerçekten. Edirne ye gitmedim hiç. Ama arkadaşlarım vardı oralı.
YanıtlaSilÖylelerdir gerçekten de. Umarım görme imkanın olur, keyif alacağına eminim. Sevgiler,
SilGezmeyi öyle çok özledim ki :( Sizlerin böylesi yazılarını gördükçe biraz gezmiş, görmüş kadar oluyorum ama teşekkürler... Sevgiler bir de ;)
YanıtlaSilHavalar da öyle ısındı ki birden bire şu saatten sonra ben de gezebileceğimi pek sanmıyorum. Beğendiysen ne mutlu, benden de sana sevgiler:)
Sil