29 Temmuz 2013 Pazartesi

Ne salağım..

Bileklik yaptım kopça yok.. Attım bir düğüm. Bu seferde elimden geçmiyor. Zar zor geçirdim bir daha çıkarmamak üzere..Hiçbirşeye benzemedi. Kendime ceza olarak böyle işe gideceğim.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Duran zaman mı?

Akşam yine erken yattım ve sabah 7'de kalktım. Ama uzun bir gün yaşamak istemediğimden tekrar yattım. Bu sefer 10'da uyandım. Ne kadar yatarsam yatayım uyuyamayacağımı anladığım için kalktım. Canım hiçbirşey istemediği için zorla kahvaltımı ettim. Bazen zaman duruyor adeta. Zaman öyle bir duruyor ki patlıyorsun sıkıntıdan. Birde fena bir huyum var böyle anlarda hiçbirşey yapmıyorum, yapamıyorum. Oysa başka birşeyle uğraşsam zaman geçecek ama yok ben yapamıyorum. Öylece durduğum bu anlarda kafamda dursa ne ala. Aksine kafam durmuyor oradan oraya düşüncelere sürükleniyor. İyi birşeyde yok bu düşüncelerde hep olumsuz hep sıkıntılı şeyler. İnsanlar hep hareket halinde, bir çoğu zamanı yakalama derdinde. Birşeyler sığdırmak günü doldurmak telaşında. Benim için saçma bu tür uğraşlar. Zamanı yakalama gibi bir telaşa girecek ne halim nede isteğim var. Bu satırları yazarken aklıma rüyamda seni gördüğüm geliyor. Biliyor musun insan en çok özlediğini görürmüş rüyasında. Bunca özlemesem böyle sık görmezdim ki. Acaba ne yapıyorsun? Spordan çıkmışsındır herhalde belki de hiç gitmedin geziyorsun. Bende senin aklına geldim mi bu satırları yazarken?? Ne yapıyor acaba diye geçirdin mi aklından? Tahminin zor olmaz aslında yaptıklarım belli. Yada yapmadıklarım mı demeliyim :) eski dizilerin tekrarı var onlara bakıyorum göz ucuyla. Saat bire geldi ve ben sıkıntıdan patlıyorum. İşte böyle sevgilim bir günü daha böyle ortaladım. Birde seni çok özledim. Belki seni görmek için yine yatarım bir uykudan diğerine...

19 Temmuz 2013 Cuma

Bugün ne yapıyorum?

Sevgilim günaydın,

Dün akşam dokuzda yatmama rağmen sabah 11:30'da uyandım. Günlerdir sessizliğe alışmış kulaklarım yol yapım çalışmasının gürültüsüyle doldu taştı. Araçların sesi bir yandan iş makinelerinin gürültüsü diğer yandan.. Gözlerimi kapadım yeniden. Bu sese uyanmak istemedim. Seni düşündüm. Şimdi tatilde olsaydık bu saatte sahile inecektik belki de denizdeydik diye düşündüm. Sanki ne düşündüğümü bilirmişte beni rahatsız etmek için elinden geleni yaparmış gibi daha yoğun bir gürültü doldu odama. Mecburen kalktım. Evde kimse yoktu. Mutfağa gidip kahvaltı ettim. Sonra günlerdir çalmayan telefonum işten arayanlarla doldu taştı. Özlediğini söyleyenlere güldüm geçtim çünkü hiçbirini özlememiştim. Sağolsunlar tatil bitti haftaya iş var diye hatırlatmalarda bulundular. Hayatımda özlediğim tek insanın sen olduğunu fark ettim. Birde dönmemizle beraber kafamın kazan gibi olduğunu...Düşünceler beni bekliyormuş meğer. Neyse böyle işte açtım televizyonu ne kadar dizi varsa izleyeceğim. Şimdilik bu kadar çok öpüyorum.

18 Temmuz 2013 Perşembe

Hiç özlememişim dönünce anladım..

Şimdi eve geldim. Bir haftalık rüya tatilimiz sona erdi. Tatilleri hep çok sevdim ama en sevdiğim tatiller seninle geçenler. Senin olduğun tüm zamanları seviyorum. Tatilimiz de bu zamanlardan biri oldu. Yola çıkışımızdan dönene kadar herşey öyle güzeldi ki. Bol bol seni izleme fırsatım oldu. Denize girerken, şezlongda uyurken, yürürken, konuşurken, yemek yerken, içerken, gazete okurken, köpeklerle konuşurken.... İzledikçe sevdim, seve seve izledim seni, sen uykudayken yüzünü de sevdim, duymasanda konuştum, sevdiğimi söyledim sana. Hangi birini demeli ki? Sabah yürüyüşümüzü mü, yan yana uzanmamızı mı? Seni güneşten korusun diye kremler sürerken sevmek için seni fırsat yaratışımı mı? Yoksa bacaklarını açıp denizde balık yakalayan çingene çocukları izleyip onlarla resim çektirmemizi mi? Güneşin doğuş ve batışını aynı noktadan izleyebileceğimizi düşündüğüm o yerde yemek yerken gelen kediye su döküp kaçırışımı mı? Pis teyzeyi, koca donlu kadını mı? Göbek tokuşturan, kıllarını yolan, bacağını açıp iskelede seksi tavırlar sergileyen Maraşlı adamları mı? Ön ve arka açık muhabbetine kattığın ilham verici yuvarlak kesilmiş donları mı? 10 TL yi kaptırdığımız lunaparkı soyma planı yaparken yan masada parayı verdiğimiz adamın oturuyor olmasını mı? Neyi anlatayım bilmiyorum ki? Çok güzeldi işte. Senin olduğun her yer, her zaman olduğu gibi çok güzeldi sevgilim. Bu güzel tatil için tekrar çok teşekkür ederim. Şimdi orada olsak ne yapardık diye düşünüyorum. Muhtemelen yeşilimde yemek yiyiyorduk. Sonra kalkıp sallana sallana yürür, döner odamıza gelirdik. Ben sırtına ilaç sürer birde öpücük kondururdum. Uzanır yanyana oyun oynardık. Sen olurdun yanımda daha ne olsun. Ne çabuk geçiyor zaman. Keşke elimde sihirli bir değnek olsaydı. Sen yanımdayken durdururdum zamanı. Allah'tan zihninde geri sarabiliyor insan. Durup durup başa almam bundan. Hep senli zamanları tekrar ediyorum. İşte böyle sevgilim. Biten tatilimizin ardından azda olsa yazmak istedim. Yazarak düşünmek, zihnimde tekrar etmek. Tekrar ederek döndüğümü unutmak çünkü ben seninkeyken hiçbirşeyi özlememişim dönünce birkez daha anladım.

2 Temmuz 2013 Salı

İyi ki doğdun sevgilim!

Canım,
Biricik sevgilim,
Doğum günün kutlu olsun!

Sana çok uzun bir ömür diliyorum ama benimle :)
Çok ama çok mutlu ol istiyorum ama benimle :)
Dünyada en mutlu insan sen ol ama benimle :)
Hep benimle ol, hep birlikte :)

İyi ki doğmuşsun, 
İyi ki tanıdım seni, 
İyi ki sevdim, iyi ki sevdin..
İyi ki hayatımdasın, 
Çünkü sen benim hayatımsın ve ben seni çok ama herşeyden çok SEVİYORUM!

Doğum günün doğum günümdür sevgilim, en sevdiğim, tek sevdiğim, herşeyim...

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir yere gitsen de dönmesen..

Bugün günümü zehir eden, bir telefonuyla beni triplere sokan bir arkadaşımdan bahsedeceğim.

Kendisini tanıdığımda yani yıllar ve yıllar evvel. Onun böylesine rahatsız bir kişilik olduğunu tahmin edemezdim elbette. Sağ olsun tanışmamıza vesile olan arkadaşta uyarmadı. Oysa bayılırdı biriyle tanıştırmadan evvel din-dil-ırk açısından bilgi vermeye. En kızdığım yanı da bu oldu her zaman. Güya ayrımcılık yapmıyordu, ayrımcılığa karşıydı lakin bu konuda yaptığı bilgilendirmeleri hep sanki bizler ayırımcılık yaparız diye önden uyarmak maksadıyla  yaptığını söylerdi. Neyse bu kadar bilgi veren insan hiçbir bilgi vermeden bahse konu kişiyle tanıştırdı. İlk görüşmeler pek keyifliydi. Hani bir gariplik sezersin ama kendine mal edersin ya öyle bir şey oldu geçen zaman içerisinde. Arasıra olan görüşmelerimiz bundan dört sene evvel sıklaştığında noktayı koyabilseydim böyle olmayacaktı. Keşke görüşmediği insanlardan biri de ben olsaydım dediğim anlar da olmadı değil. Buna rağmen görüşmeye devam ettim. Hani cinayet filmlerinde katil eve girer kadını öldürecektir. Kadın sokak kapısından kaçmak yerine üst kata kaçar da sinir olursun ya. Benimki de o hesap. Bile bile ama niyeyse kondurmadan görüşmeye devam durumları..


Lakin kadın rahatsızmış… herkesin her şeyini öğrenme diye bir rahatsızlık varsa o da onda mevcutmuş. En ufak ayrıntı bile onun için hava gibi, su gibiymiş bilemedim. Sanki her şeyimi anlatmaya mecburmuşum gibi üzerime gelmeler, takipler, telefonlar… Allah’tan erkek değilmiş yolumu keserdi, evimi basardı herhalde. Zaman içerisinde uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşsam da huzursuz etmede hız kesmiyor. Bir telefon uzağımda olması, bir cevapsız çağrısı çılgına çevirmeye yetiyor da artıyor bile. Hiç mi iyi yanı yok. Elbette var. Tüm bu hastalıklı hallerinden sıyrıldığı ender zamanlarda iyi bir dinleyici olur, güzel akıl verir, kötü gün dostudur ama dedim ya iyi günü de kötü bir güne çevirmede, kabus yaratmada üzerine tanımıyorum. Tüm bunların ışığında ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Bu yazıyı da sırf belki yazarken aklıma bir şey gelir diye yazıyorum.. o derece sıkıntıdayım ve aklıma bir çıkış yolu gelmiyor.