11 Mart 2013 Pazartesi

Sevgilim, rehberim, her şeyim!


İstanbul’da yaşayan İstanbul’a yabancı ben, sevgilimin rehberliğinde İstanbul gezisine çıktım. O anlattı ben dinledim, o anlattı ben ağzım açık etrafı gözlemledim. Sevgilim benim yalnızca sevgilim değildir, o yol arkadaşım olmasının yanı sıra bana rehberlik eder. O anlatırken onun bunca şeyi aklına nasıl olupta sığdırdığına şaşarım. Tarihle ilgili anlattıkları genelde hatırımda kalmaz. Ama o bıkmadan tekrar eder, bir gün öğreneceğimi ümit ederek keyifli anlatımını sürdürür. İşte bu hafta sonu da yine onun rehberliğinde çıktığımız İstanbul turunda Kabataş – Eminönü – Karaköy civarlarında dolandık durduk. Tophane dolayları pek keyifli geldi. Tesadüfen önünden geçerken kendimizi içeri attığımız lokantada Karadeniz yemeklerinin tadını çıkardık. Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın önünden geçerken Kılıç Ali Paşa’nın kim olduğunu sorması üzerine ona komik bir hikaye anlattım. Tabiî ki bilgim yoktu. Onun gibi tarihleri aklımda tutamıyorum. Gülerek anlattı kim olduğunu.. Osmanlı’da denizciymiş.. bir denizci adına neden hamam var ki? Diye düşünmedim değil. Aklımda bu soruyla yürüdük dar sokaklarda. Galata köprüsünde resim çektik. O benim resmimi çekti, bense onu hafızama kazıdım. Yüzünü, gülüşünü, bir şey anlatırken birden durup o koca elleriyle anlatımını renklendirmesini öyle çok seviyorum ki..

Sırf onu sevdiğim için seviyorum bu şehri de.
O sevdiği için, onunla bu şehir güzelleştiği için.
Aslında sevmem İstanbul’u.

Şimdi sokaklarında güzellikler görüyorsam onu sevdiğimden,
Denizi başka, göğü bir başka maviyse onun sayesinde.

Bazen gider İstanbul’dan, koca İstanbul boşalır. Gözüme her şey puslu, kirli, sevimsiz görünür. Ama o ayak bastığında bu şehre, tüm bulutlar dağılır. Adeta çevirdiği yüzünü döner İstanbul.  Ve ben bir kez daha anlarım, sevgilim benim herşeyim!

1 yorum:

  1. İnsan yaşadıklarını ancak bu kadar güzel anlatabilir. Rehberlikte seve seve sizin için yapılıyor.

    YanıtlaSil