8 Eylül 2014 Pazartesi

Sabır.. Ya Sabır!

Allah bazı insanların suratından nuru, bedeninden de mutlu olma halini söküp alıyor. Baktığında sevimsiz bakışlarını görmen bundan. Bu aslında kişiye verilmiş ceza hali. Herşeyi olan insanlarda görülen bir tür lanetlenme biçimi. Herşeyi var ama mutsuz, her şeyi var ama yüzü bir türlü gülmez. Bu tip insanları genelde şikayet ederken görürsünüz. Sabah mutsuz uyanırlar. Hemen hepsinin altında arabası vardır. Bilmezler yürüyerek yola çıkanların azmini, yada otobüs kuyruklarında işlerine gidebilmek için çaba sarf edenlerin sıkıntısını. Başlarını sokacak evleri de vardır lakin orada da huzursuzdurlar, orada da mutsuz. Somurtarak bindikleri arabalarında müziği açar, hayatta varmak istedikleri bir nokta varmış gibi (varmış gibi çünkü böyle bir yer yoktur) hızla gelirler işe.. Asık suratları yerde öfleyerek yanınızdan geçerler. Mutlaka dertleri vardır, yaratırlar. Yapabildikleri tek şey de budur. Ya trafikten, ya hafta sonu gittikleri mekandan, ya eşinden ya arkadaşından mutlaka ama mutlaka anlatacakları kötü bir hikayeleri vardır. Bunlardan birisinin olmadığı durumlarda da bir yerleri ağrır bu insanların. Ya midesi, ya sırtı, ya ayağı, ya başı.. Bir baş ağrısını bile kanser olmuşcasına felakete dönüştürmeyi iyi becerirler. Etraflarındaki insanlar bunlardan bezse de dinler niyeyse.. halbuki biri zinciri kırıp ‘ya arkadaş belanı mı arıyorsun?’ diye sorsa belki de akıllarına gelir kendine bakmak. Ama öyle değil, etrafta çanak tutar bu oyuna. Böyle insanlar sanki bu halleriyle yeterince çekilmez değilmiş gibi bir de kıskançlıkları vardır. Sürekli yakın çevresine bakıp, kimin neyi var sayar durur, onun şusu var bunun busu var.. aynısından kendinde de olmasına karşın gözü hep başkasınınkindedir. Kendilerini bu hırsla yer bitirirler. Sanmayın ki hırslanıp bunun için çalışırlar. Hayır. Onlar sadece oturup şikayet ederler, istediklerini hep bir başkası önlerine hediye paketiyle sunsun isterler. Sunulsa da bundan da mutlu olmazlar, hep daha fazla, hep bana durumları onları felakete sürükler. Şükretmek gibi alışkanlıkları olmadığındandır belki de bu lanetlenmiş halleri. Allah böylesine sınırsız açar kapısını ama içinden de söker alır farkına varma halini sonrası kocaman bir mutsuzluk. Keşke kendilerine verdikleri mutsuzlukla bir başlarına yaşasalar diye düşünürüm hep. Ama böyle de olmaz.. Yaptığımız hangi günahın bedeliyse, yüzünü görmeye, sesini duymaya, sızlanmalarını dinlemeye mahkum oluruz çoğu zaman. Bela gibi sızarlar hayatımıza, kene gibi tutunurlar. Bazen isteseniz de kurtulamayacağınız bağlarınız olur, sırtınızda yaşarlar, kamburunuz olurlar… Bu dünyada çektiğiniz çile belki öbür tarafta mükafata dönüşür umuduyla tahammül edersiniz.. Belki de benim gibi içinizden durmadan ya sabır dersiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder