Her evden
çıkmayan insan gibi televizyon izliyordum. Genelde Türk filmleri oluyordu
televizyonda. Kadın güzel, erkek yakışıklı.. Sevenler hep ayrı, hep ağlamaklı..
Başlarda çok bir şey anlamadan öylece bakıyorum. Sonraları kendimi kaptırıp
asıl kız oluveriyorum. Başrolde ben varım adeta. Kadın gülüyor gülüyorum, kadın
ağlıyor bende ağlıyorum. Öyle ki evdekilerin dalga konusuyum. Ben film izlerken
oturup beni izliyorlar o da yetmezmiş gibi gülüyorlar, sinir oluyorum. Filmdeki
adamların ağzında hep bir sigara, ellerinde içki.. arada kadında yakıp
tellendiriyor bir tane. Hiç bizim evdeki gibi bir durum yok. Kavga, dövüş,
entrika, kavuşma, çokça ağlama, vurulma, ölme... hep bir hareket hakim ve
herkes çok güzel. Çocuk kafamda güzel insanların böyle yaşadığı fikri
oluşurken, neden evde sigara içilmediği, annemin babamın birbirlerini
seviyorlarsa neden kavga etmedikleri fikri dolaşıp duruyor. Üstelik bütün
çocuklar dayak yerken benim el üstünde tutuluyor olmam Serdar Ortaç’ın
deyimiyle kafamda deli sorulara sebep oluyor. Hep filmlerdeki gibi bir hayat
düşlüyorum. Adam tutup kolundan sürüklerken kadını heyecandan kalbim duracak
gibi oluyor. Ne kadar seviyorsa o kadar yakıyor canını gibi bir denklem var
filmlerde. Bugün düşündüğümde şimdilerde filmlerin köşesine eklenen +7, +10,
Aile v.b. gibi uyarıcı ibarelerin gerçekten önemli olduğunu anlıyorum. Çoğumuzun
dalgasını geçtiği etkilenme o yaşlarda bende çokça baş gösteriyor. Hele Bergen’in
hayatının anlatıldığı filmi izlediğim günü dün gibi hatırlıyorum. Başrolde
Kadir İnanır var. Bakışları ok gibi, ekranı delip geçiyor o derece.. ben
ekranın başında eriyorum. Sanki bana bakıyor, bana konuşuyor. Nasıl seviyor
Bergen’i deli gibi, Bergen’de güzel hani. Sevilmeyecek gibi değil.. Denklem iyi
kurulmuş yine kadın güzel, erkek yakışıklı. Durmadan dayak yiyiyor Bergen, yine
de yılmadan kafa tutuyor sevdiğine.. İzlerken anlam veremiyorum Bergen’in
davranışlarına. Seviyorsa neden sevdiğinin dediğini yapmıyor diye düşünüp
duruyorum. Bergen suçlu, adam haklı oluyor gözümde. Hep bir taraf daha fazla
sever ya, ben hep fazla sevenin tarafını tutuyorum. Tek kaşı havada dalgın
dalgın içerken sigarasını Kadir İnanır, reklam giriyor araya. Bende dünyaya
geri dönüyorum. Annem uzun süre seslenip benden cevap alamamış kızıyor.
‘Yine mi Türk
filmi izliyorsun? Bin kere izledin bıkmadın mı?’
‘Anne ilk kez izliyorum bu filmi, Bergen’in
hayatı.’
‘Senin
izleyeceğin film değil o, başka şeyle uğraş’
‘Hiçte bile, çok
güzel bir film. Keşke beni de öyle seven biri olsa..ne güzel’
‘.....deli etme
beni. Adam kör etmiş kadını, özene özene ona mı özendin? Ne basit şeylerden
hoşlanan bir kız oldun sen. Açıp bir tane kitap okumak yok v.s.v.s.’
‘Görürsün beni de
öyle seven biri olacak, çok istiyorum olacak.’
Film bitiyor, ben
ağlamaktan ölmüşüm. Başlıyorum filmi kafamda döndürmeye, beğendiğim kareler
aklımdan geçtikçe bu saçma istek dua olup çıkıyor ağzımdan.
‘Allah’ım ne olur
beni de böyle seven biri olsun. Aynı böyle.. lütfen, lütfen, lütfen’..
Derler ya
düşüncelerinize dikkat edin kaderiniz olur diye, çok doğru. Bunu ayrı bir yazı
konusu yapacağım için şuan asıl konuyu dağıtmadan devam etmek istiyorum.
Sabahtan akşama
kadar izlediğim filmler çığ gibi büyürken, hayallerimde aynı oranda genişliyor.
Bir hayal denizinde yaşıyor, olmayanı istiyorum. Olanlar kesmiyor. Mutlu ailem
karmaşık hayal dünyamda yer bulmuyor. Başka şeylerden hoşlanıyorum. O kadar
farklıyım ki, kimseyle uyuşmuyor düşüncem. Durmadan eleştiri konusu oluyorum.
Dinlediğim müzikten izlediğim filme kadar her şey tek tek masaya yatırılıyor.
Bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor, umurumda değil kimin ne düşündüğü. En
damar şarkıları açıp, en acıklı filmleri izlemekteyim. İzlerken güçlü olana
özentim büyüyor. Çünkü filmlerdeki asıl adam hep güç sahibi, hep mağrur. Girdiği
yerlerde çekinilen bu adamın sevdiğinin yanında oldukça nazik ve sevgi dolu
oluşu hoşuma gidiyor. Belki de en çok sevdiğine başka bir dünya yaratması
hoşuma gidiyor. Onu tüm insanlardan ayrı tutması, koruması, kollaması, akıl
almaz biçimde sevmesi, onun yanında bambaşka olması, tüm kimliklerden
sıyrılması beni benden alıyor.
Hayallerim
düşüncelere, düşüncelerim duaya, duam gerçeğe dönüşürken olacaklardan habersiz
filmleri izlemeye devam ediyorum..