Hastalandığım ve işe gidemediğim süreçte bolca televizyon
izledim. O kanal senin, bu kanal benim gezerken farklı kanalların, farklı
programlarında işlenen aynı konulara denk gelince, televizyon izlemek
istiyorsam birinden birini seçmem gerektiğine karar verip, başladım izlemeye.
Dediğim gibi programların konuları aynı, başarı öyküsü olan kadınlar konuk
alınmış. ‘Hayırdır inşallah ne yapmış ki bu kadınlar?’ derken, şunu öğrendim.
Bu kadınlar eşleri tarafından aldatılmış, şiddet görmüş, bir şekilde ayrılıp hayatın
akışı içerisinde kendilerine yer edinmişler. ‘Başarı = Erkeğin hor gördüğü
yönde gelişmeye verilen ad’ olarak nitelendirilmiş, ne acı.
Kadın şişman olduğu için, kocası ‘çirkinsin, seni
sevmiyorum, seni aldattım v.b.’ diyerek kadına hayatı dar etmiş. (Hoş kadın
zeki, güzel, anlayışlı da olsa bunu yapanlar var maalesef.) Bahse konu kadında
adamı terk etmiş, ameliyat olmuş, zayıflamış, işe girmiş kısacası kendine yeni
bir hayat kurmuş.. Alkışlar alkışlar..
Diğer kadın kansere yakalandığı için kocası tarafından terk
edilmiş. (Gerçi bunu da yapan ünlü erkekler biliyoruz. Bir dönem çok
izlemişliğimiz var haberlerde..) Bu kadında hastalığı yeniyor ve yeni bir
hayata başlıyor falan filan.. Bu ve buna benzer pek çok hikaye izledim. Hepsi
alkışlarla sona erdi. İzlerken şunu gördüm. Erkeğin vazgeçmek adına hep bir
bahanesi vardı. Üstelik kendince bunu haklı nedenlere bağlamıştı..
Güzelliğin, sağlığın, paranın gelip geçici değerler olduğu
şu hayatta, insanları unvanına, parasına, güzelliğine, vücudunun yapısına yada
bambaşka bir şeye göre hayatına dahil eden insanların asıl sorunu ego. Oysa
sadece sevebiliriz. Eskilerin bir lafı vardır ‘güvenme güzelliğine bir sivilce
yeter, güvenme servetine bir kıvılcım yeter’ diye.. Bizim olduğunu sandığımız
şeyleri kaybetmemiz an meselesidir. Gece yatar sabah kalkamayabiliriz, işten
çıkıp eve gitmeyi planlarken kaza geçirip bir anda sakat kalabiliriz, zenginsek
iflas edebiliriz, kilo alıp eski formumuzu kaybedebiliriz her şey ama her şey
olabilir hem de şuan.. Tüm bu ihtimallerin başımıza gelebileceği gerçeğini
aklımızın bir köşesinde tuttuğumuz sürece sevdiklerimizi sınıflandırmaksızın
sevebiliriz. Zaten severken neyin önemi var ki sadece sevemez miyiz?
Sevebiliriz:)Güzel bir yazıydı...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.. Aynı fikirde olduğumuza sevindim. Sevgiler,
SilHer yol sevgiye çıkıyor. Geri kalansa teferruat, bahaneler vs...Sadece sevmeyi öğrensek bu dünyada da cenneti yaşamış olurduk sanırım.
YanıtlaSilEllerine sağlık. Güzel bir konuya değinmişsin ve güzel yazmışsın.
Sevgi ve selam ile.
Öğrenilebilir bir şey bu.. Kendimizden yola çıkarsak yapabiliriz aslında. Teşekkür ederim değerli yorumun için, sevgiler benden sana.
SilSadece sevemez miyiz?Bunu çevremdekilere sürekli soruyorum.Hesap yapmadan olmaz mı gitmez mi yolunda.Erkeklere gelince sanırım onlar kendilerini üstün görüyorlar.Krallık kompleksleri var kesinlikle.Kocalarının çorabını çıkaran kadınlar tanıyorum.O kadın sanki hizmetçiymişcesine bir gün "görevini" aksatırsa herşeyi hakediyor düşüncesindeler.
YanıtlaSilHesapsız olanı en güzeli, bence olur. Ben öyle seviyorum, dilerim beni de benim onları sevdiğim gibi seviyorlardır.
SilÇok önemli bir noktaya parmak basmışsın. Kadınlar yaptıkları her şeyi erkeği baz alarak yapıyor. İyiye ya da kötüye gidişlerinin temelinde hep bir erkeğe bağlı sebepler var maalesef. Kişi bazında eleştiremem kimseyi, belki ben de farkında olmadan bu şekilde yaşıyorumdur bilmiyorum; ama genlerimizden ya da bilinç altımızdan -yani her neredeyse- bu bakış açısını silip atmamız gerek. Güzellik? Erkek için. Sağlık? Erkek için. Zeka? Erkek için. Başarı? Erkekle doğrudan ilgili. Sonra da kadın niye kadının kuyusunu kazar diye şaşırıyoruz bir de... Çok zaman alsa bile umarım bir gün değişir işler.
YanıtlaSilAynen öyle. Kendisi için giyinip süslenen, sağlığına dikkat eden kadın yok denecek kadar az. Baksana izlediğim programlarda iyileşen kadını, başarı hikayesi olarak sunuyorlar. Niye? Çünkü adama inat yenmiş kanseri. Neyi alkışladığımızın farkında bile değiliz. Çok üzüldüm ben açıkçası izlerken. Mutlaka değişmeliyiz, mutlaka!
Silsadece sevemez miyiz :) keşke imkanı olsa
YanıtlaSilİmkanlar yaratılır be Meltemim :))
SilSadece sevebilmek. Çok doğru yazdıklarınız. Bir an sonrası olmayabiliriz ama insanlar bundan çok sahip oldukları gurur ile yönetiyorlar yaşadıkları ve kurdukları ilişkileri. Keşke herkes sizin gibi bakabilse. Güzel bir yazı olmuş gerçekten.
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim Emre. Aslında hiçbir şeye sahip olmadığımızı idrak edebilirsek, daha kıymet bilir, daha mutlu, daha güzel ilişkiler kurabiliriz. 'Mülk Allah'ındır' sözünü akılda tutmakta fayda var diye düşünüyorum. Yorumun için teşekkür ederim. Sevgiler,
SilHer şey biz insanlar için... Kalemine sağlık... Sevgiler...
YanıtlaSilAynen öyle.. Teşekkürler, sevgiler.
Sil"seve seve ölürüm senin için" diye mırıldanmaya başladım başlığı görünce.. :) bazı şeyler şarkılarda, masallarda kalıyor malesef mesele insan ve çıkarlarıysa.. sırf erkeklerin yaptıklarına dikkat çekilmiş izlediğin programda ama bence düşüncesizliğin, bencilliğin, acımasızlığın vs cinsiyeti yok..
YanıtlaSilSevgiler..
Seve seve yaşamanı dilerim bende :) doğru diyorsun bu işin ayırımı yok. Lakin çoğunluğu dikkate almışlar genelde kadınların başına geliyor bu olaylar. Sevgiler,
SilÇok güzel bir yazı olmuş ve çok doğru noktalara değinmişsiniz. Sevmek sebeplere bağlı olmamalıdır, sadece o olduğu için sevebilmeyi öğrenmek gerek, gerçek sevgi bu olsa gerek.
YanıtlaSilNe güzel demişsin. O olduğu için sevebilmeli insan.. Teşekkür ederim yorumun için, benden de sevgiler.
SilZevkle okudum yazını. Derinleştikçe derinleşmişin bu yazıda :) Çok sevgiler Yağmurcum <3
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) ne güzel olmuşum öyle :) benden de kucaklar dolusu sevgiler,
SilSadece sevmek.İnsan sevmenin tadını alsa, saçtığı enerjiden zaten menfi duygular utançlarından kaçarlar.Ne kusur görür ne de şartlı sever.Sevgiyi tanımayanlara acıyorum.Güzeldi yazın Yağmur'um.Sevgiler canım.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ece abla.
SilGüzel yazı elinize sağlık. Bu koşullu seviciler yarın Kafka' nın Değişim' inde olduğu gibi böcek olarak uyansalar keşke. O zaman anlarlar. Herkesin yüce gönüllü olmasını diliyorum.
YanıtlaSil:) Benzetmelerinize bayılıyorum. Gerçekten dediğiniz gibi olduğunu düşündüm de bir an, valla müthiş olurdu.
Silyaniii, ayrılmak faydalı diyosuuuun :)
YanıtlaSilTabi :)
SilSanırım Çeşme'de okudum benim bir yazıma yorum olarak senden. Çeşme'nin nasıl kirlenmiş olduğu konusunda. Kirletenlerin kalıntılarını toplamaktan bahsetmiştin. Ve kirletenler olduğu gibi toplayanlarla alay edenler olduğundan.
YanıtlaSilAlay etmeyi sevmem. Küçük düşürmeyi de. Alaycı üslupla olmasa da alay edilecek haldeyken alaycı kesilenleri yazabilirim ama.
"Çöpçü Balığı Olmak" alı yazımı birisine ithaf etmem gerekseydi eğer, bir fikrin var mı kim olurdu o?
:))))))))
Doğru doğru o toplayan bendim ve atanlar çöpçü müsün diye alay etmişti. Valla bir çöpçü balığı kadar başarılı olmasam da fenada sayılmam :) bana sanki ithaf edilse diyorum, acaba diyorum güzel olmaz mı? :)))
SilTürlü pisliği yapıp, sebep olduğu felaketi kotarmaya çalışanla alay etmek, ne yaptığının farkına varamayacak boyutta düşünme yetisine sahip olamamak kötü birşey, hem de çok kötü.
Lebin sonu leblebiydi Yağmurcum. Sana ithaf olunacak. Yaşasın Çöpçü Balıkları !
SilAy bu çok özel benim için çok teşekkür ederim çok :)
SilSevmek aslında o kadar masum ve güzel ki. Onu kirleten aslında bizleriz. Insanlar bu güne kadar hep kendilerini birilerine beğendirebilmek, dikkat çekmek için yaşadı. Bunun böyle olması da bir takım sıkıntılar yaratıyor malesef. Oysa masumdu sevmek, sevilmek. Masumiyetini yitirdiğimiz bir çok şey gibi..
YanıtlaSilSevmek ekstra bir güç sarfetmediğinde anlam taşır. Aksi durum tabiri caizse ürününü piyasaya sunan bir üreticinin düzenlediği reklam kampanyasından farksızdır. Ve hiçbir reklamı yapılan ürün masum değildir ki, senin de dediğin gibi herşey o masumiyeti kaybetmekle başlamıştır. Değerli tespitin için teşekkür ederim Elif. Sevgiler,
Silİnsanoğlunun kadın ya da erkek kaybettiği ve gün geçtikçe unuttuğu en güzel duygu birbirini sevmek. Tekrar hatırlayıp, en azından çocuklarımıza birbirlerini sevmeyi öğretebilsek keşke. Hala bir umudum var gelecek nesilin birbirini çıkarsız sevebileceğine dair. Çok anlamlı, çok güzel bir yazı olmuş. Kalemine yüreğine sağlık Yağmur. Sevgilerimle.
YanıtlaSilUmudumuzu kaybetmeden sevebilmek ümidiyle.. Kocaman sevgiler
SilZaten esas olan 'sadece' sevebilmek... İhtiyacımız olan tek şey bu. Fakat insanoğlu bununla yetinmeyip hep daha fazlasını istediği için kaybediyor...
YanıtlaSilFazlası diye bir şey olmadığını ve ne yaparsak yapalım hiçbir şeye sahip olamayacağımızı bir bilebilsek..
SilTam olarak düşüncemi yansıttın..
YanıtlaSilGüzel bir konuyu güzel bir şekilde yazmışsın..Küçüklüğümden beri '' Hayat sevince güzel,sevince tatlı günler,bir kuşu kelebeği,bir kaşık sevin ister..'' dinleyerek ve söyleyerek büyüdüm ve büyüyünce herkesin tek düşüncesi sevmek olur sanmıştım,yanılmışım..Umarım neslimiz sevme duygusunu yaşatır..
:)) Çok severim o şarkıyı. Filmi de vardı hatırlar mısın? Ayşecik oynuyordu :)) Aynı düşüncelerde olmak güzel. Üstelik yorumlara bakınca çokta az olmadığımızı görüyor ve seviniyorum. Belki de başarabiliriz, en azından bizler sevebiliriz. Teşekkür ederim değerli yorumun için, bir de sevgiler en kocamanından :)
Silkalemine sağlı ne de güzel yazmışsın
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sevgiler,
Silsadece sevemez miyiz güzel ama zor bir soru sanırım.Şu sıralar kimse kimseyi öylesine sevemiyor.İlla bir sebep arıyor.Bırakmak için sebep bulup gidenler gelirken de bir sebep bulup sevmişler demek ki.Bu çok yanlış evet ama ne yazık ki durum tam olarak bu.
YanıtlaSilAynen dediğin gibi. Ama birilerinin de bu zinciri kırması gerek. Bizler yapabiliriz sanki. Yeterli olmayabilir ama yinede yapabiliriz.
Sil