21 Ekim 2013 Pazartesi

İnsanlar geliyor, insanlar geçiyor yanımdan...
Arkama iki adam geldi. Biri sevgilisinin yalanını yakalamış diğerine anlatıyor. Yan masada bir çift var gülerek birşeyler anlatıyorlar birbirlerine. Aşağılar kalabalık. Her masada kalabalık guruplar var. Önümden geçen bir çift beni işaret ediyor. Birbirlerine bakıp birşey söylediler duyamadım. Niye bilmem insanların dikkatini çekmiş olmalıyım. Belki benden başka tek başına oturan olmadığı için, belki hem tek başıma hemde içiyor olduğum için bilmiyorum. Arkamdaki derdini unuttu herhalde benim hakkımda fikir yürütüyor. 'Sevgilisinden ayrılmış herhalde' dediğini duyuyorum. Şimdi 3 tane kız geldi.. Biri diğerine onun erkek arkadaşından hoşlandığını itiraf ediyor... Ortam gerginleşecek derken gülmeye başlıyorlar.. Bu masalardaki hiçbir mevzuyu yapmamama rağmen onlar değil ben yalnızım. Herşeyden sıyrılıp seni düşünüyorum. Aslına bakarsan seni çağırmak gelmişti aklıma buraya gelirken ama istemediğini düşündüren yazım şeklin teklif dahi edemememe sebep oldu. Olsun napalım senin canın sağ olsun. Hızlı içmiş olmalıyım başım dönüyor. Kalksam iyi olacak...

Kafam gayet iyi... Bindim arabaya Beylerbeyi sahilde buldum kendimi. Nasıl indim nasıl geldim bilmiyorum. Evi aradım birde çok geç geleceğimi söyledim. İçimden eve gitmek gelmiyor hoş gidecek halde de değilim. Yolda insanlar vardı, arkadaşlar, köpekler vardı gölgelere uzanmış.. en az 3 tanesi bir arada uzanmıştı gölgeye.. Aklımda sen varsın...

Şuan Yuşa tepesindeyim. Bu 2. Kez içipte buraya gelişim. Pek kalabalık. İnsanlar dua edip, resim çekiyorlar. Bende dua ettim. Duayı sana ettiğimi fark ettim çıkarken. Aklımda sen yürüdüm arabaya şimdi arabada yazıyorum bu satırları.. Aklımda hala sen varsın.

Anadolu Kavağı'na geldim. Yolda denize girenleri, piknik yapanları gördüm... Seni düşündüm... Yoros'a çıktım. Şuan Yoros'ta oturmuş bu satırları yazıyorum. Karşıya doğru bakıyorum aklımdan milyonlarca şey geçiyor, herşeyin başında ve sonunda sen varsın... İçimden aramak geçsede aramıyorum. Konuşmak istemeyeceğin düşüncesi ağır basıyor nedense... 
Beykoz'u sevmediğimi fark ediyorum. Niyeyse oraya gelince bir sıkıntı basıyor içime. Kırsal kesim gibi bir hâli var. Geniş anlamsız yolları...şehir desen değil köy desen hiç değil. Bu arada kalmış hâli sevmiyorum işte. Dönerken oradan geçecek olma fikri bile içimi sıkmaya yetti... Etrafa bakıyorum. Millette deliymişim gibi bana bakıyor. Ne bakıyorsunuz diye bağırasım var lakin önüme dönüp yazmaya devam ediyorum. 
Yoruldum araba kullanmaktan, düşünmekten, kafa yormaktan uyusam uyurum o derece yorulmuşum. Bir yerlerde çay yada kahve içmeliyim. Annemin sabah ki lafı aklıma geldi... 'Senin yaşındakiler...' İle başladı o bitmeyen cümleye.. Acaba şimdi telefon açsamda desem mi bak anne benim yaşımdakiler geçiyor yanımdan dalga geçiyorlar benimle, yanındakini dürtüp gülüyorlar... Neden yapıyorlar bunu anne?? Desem ne der acaba annem. Canım annem benim keşke benim gibi bir çocuğu olmasaydı. Galiba mutlu edemiyorum kimseyi. Öyle ya etsem bunca elalem örnek gösterilmezdi ya.. Ne yapsamda yaranamam kimselere... 

Kalktım Yoros'tan.. Sıkıldım insanların işi gücü yokmuş gibi hakkımda fikir yürütmelerinden. Şimdi yine sahilde bir tepedeyim. Benden başka birşey yok. Ağaçlar mis gibi kokuyor. Aklımda yine sen varsın. Herhalde kimse seni benim kadar düşünmemiştir. Kim düşünebilir ki bu kadar :)) diyeceksin ki ne düşünüyosun. Seni işte.. Seninle gezdiğimiz yerleri, senin bana söylediğin sözleri herşeyi ama herşeyi başa alıp alıp düşünüyorum çünkü çok özledim seni...özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim, özledim işte çok özledim... Ben kimseyi özlemem ama seni çok özledim. Gözlerim kapanıyor uykum geldi.. Kocaman ellerini hayal ediyorum. Dizine yatmışım elin başımda... Uyumak istiyorum.. Allah'tan hayal diye birşey var. Hayal bu ya yanımdasın.. Güya konuşmadan oturuyorsun yanıbaşımda... 

Bulunduğum tepeden indim hava kararmak üzere. Sahilde öylece duruyorum. Açtım camları rüzar geliyor. Seninle gelmiştik bir gece buraya duramamıştın sen. Bir iki adım atıp dönmüştük geriye işte şuan ben oradayım. Kimse yok... İleride trafikten duran arabaların kırmızı ışıklarını görüyorum. Artık istesemde düşünemeyecek bir haldeyim.. Yorgunum fazlasıyla... Yarın iş olmayaydı iyidi. Bu halde değil işe eve bile gidemiyorum ki.. Geç geleceğimi söylemeseydim keşke.. Keşke gelmeyeceğim deseydim. Deseydim de ne yapsaydım bilmiyorum onu da. Artık yazmak istemiyorum sadece dalgaların sesini dinleyeceğim, rüzgarı... Kimbilir belki kokunu getirir de rüzgar yüzümde bir gülümseme belirir...

8 yorum:

  1. Bazen aslinda bizim hakkimizda konusuldugunu düsünürüz ama yaniliriz. Öyle de olsa etrafi fazla kafaya takmamak gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru diyorsunuz..Belkide kendimizi öyle önemsiyoruz ki tüm dünya bizi konuşuyor diye düşünebiliyoruz. Keşke yapmasam(k)

      Sil
  2. Sizi takibe aldimm 😊 okurkiz.blogspot.com.tr 😉

    YanıtlaSil
  3. Sizi takibe aldimm 😊 okurkiz.blogspot.com.tr 😉

    YanıtlaSil
  4. 2013 yılının Ağustos ayından sonra geçen 3 ayın ardından, günlerden Pazar. Yani ben de Ekim ayında tek başıma takılıyorum. Aklımda tek bir isimle yürüyorum, bir yere oturuyorum, içiyorum ve insanlar bana bakıyor. Sinir oluyorum.
    Yıl 2016, ben hala tek kalmayı seviyorum onu düşünmek icin. Ben hala onu yazıyorum. Balıklama atlayarak zamanında platonik aşık oldum. Ben onu, benim kalbimde zincirlere vurdum, hapsettim. Kalbinde ilk kez kuşlar uçuşuyordu ve hala öyle. Çok zaman geçmesine rağmen hala aptal oluyorum onun yanında. Çok güzel anılar biriktirsek de asla benim olmadı.

    Bana bunlari hatirlatti yazın. Öpüyorum biriciğimmm:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek başına kalsan da, o senin olmasa da sevebiliyorsan gerçekten seviyorsun.. Büyük bir kalbin var bir o kadar güzel kuzum, ben de öpüyorum seni:)

      Sil