12 Ağustos 2013 Pazartesi

Mavi Mavi


Türk sinemasının olmazsa olmazı..
'Ben izlemedim' kelimesini kabul etmeyen bir film. 
Bir çoğuna göre basit, saçma sapan.. 
Oysa izlemeyen bilmez içindeki saflığı. Aslında bir filmin değer bulması için çokta sanatsal öğeler barındırması gerekmez. Konu aşk olunca çetrefilli görsellere, değişik anlatımlara gerek yoktur. 
Aşk basittir tamda bu filmdeki gibi. Filmin geri planından kamera önüne taşmış olan aşkı kimse görmezden gelemez. Hülya Avşar'ın önce dalga geçtiği, sonra peşinden kapılıp gittiği İbrahim Tatlıses'in karşısına geçip sevdiğini söylediği sahne, dökülen gözyaşı gerçektir. O dönemde aşk yaşadıkları herkesçe malum. Film biraz bahanesi olmuş gözler önüne sermek için. Filmin akışında seçilen şarkılarda çok uyumlu. Örneğin İbrahim'in annesi bu aşka karşı çıkar, o kız sana uygun değil der, aynı şekilde Hülya'nın ailesi de zengin olduklarından fakir bir minibüs şoförünü uygun bulmazlar kızlarına.. Mahalle baskısı bir aşkı heba ederken, İbo'nun yanık sesi devreye girer...


Söyleyin ne verdi dertlerden başka 
İstemem gelmesin aşkımız bitsin 
Onunla küstüm ben hayata aşka 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Bir kere insanın şansı gülecek 
Sevgili dediğin kıymet bilecek 
Bu dünya o yokken elbet dönecek 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Bırakın bu sevda burada bitsin 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Kapansın kapılar geriye dönsün 
Onunda gün gelip umudu sönsün 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Bir kere insanın şansı gülecek 
Sevgili dediğin kıymet bilecek 
Bu dünya o yokken elbet dönecek 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Bırakın bu sevda burada bitsin 
Bırakın bırakın bırakın gitsin
Bir kere insanın şansı gülecek 
Sevgili dediğin kıymet bilecek 
Bırakın bırakın bırakın gitsin 
Bırakın bu sevda burada bitsin 
Bırakın bırakın bırakın gitsin
Bu dünya o yokken elbet dönecek 
Sevilmek çok ona sevipte görsün 

Fakir kız, zengin oğlan.. yada tam tersi aşklar yalnızca Türk filmlerine mahsus değil. 
Bir arkadaşım vardı bu filmi izlerken aklıma o geldi. Çok zengin bir ailenin kızı. 
Birde sevgilisi vardı. Hiç unutmam çocuğun adı Servet.. Evlerinin kapıcılığını yapıyordu. 
Herkes nasılda dalga geçerdi. İçten içe üzüldüğünü bilmeme rağmen dışarıya karşı güçlü duruşlarını oldum olası takdir ettim. 
İnsanlar kendilerinden farklı olana, umursamayana yüklenerek kendini tatmin ediyordu. Can yakmak, seveni ayırmak farklı bir haz yaşatıyordu. 
Çevresinde böyle bir aşka şahit olmayanların, görmezden gelenlerin dalga geçtiği bu film, en sevdiğim filmlerden biridir. Ne zaman izlesem ağlarım, ne zaman izlesem aynı etkiyi üzerimde hissederim. Kim ne derse desin aşkın özü 'Arabesk'tir. 
İstediğin kadar sevme, istediğin kadar yerin dibine sok aşk arabesktir 
bunu kimse değiştiremez. 
İçinde bir miktar acı, bir miktar korku, bir miktar hüzün varsa aç bir arabesk şarkı, mutlaka 
seni sana anlatacak sözler bulursun, üstelik lafı dolandırmaz arabesk.. 
Direk söyler ne diyecekse.. boşuna dememişler damar diye..

Neyse yazım çok uzadı. Bu yazıyı bir şarkıyla bağlamak gerekirse...

Çok sevdiğim bir şarkıyla sizi baş başa bırakıyorum.. Arabesk günler dilerim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder