İnsan günlerce hiç tanımadığı birini düşünür mü?
Düşünür evet. 4 Gün evvel tesadüfen izlediğim bir programdan
sonra başka şey düşünmez oldum. Düşünmemin sebebi gencecik bir kızda gördüğüm
cesaret. İnsanlar ne derse desin. İster cahil cesareti, ister gençliğin verdiği
ağzına geleni söyleme hali.. O kadar basit bir şey değildi benim gördüğüm.
Kendimden bir şeyler de bulmuş olabilirim. İnsan kendine benzer bulduğunu
sever, düşünür ya o hesap. Benzer dediğime bakmayın o cesaret maalesef bende
yok. Zaman zaman gelip geçen bir şey bende cesaret.. Cesaret bildiklerimi
bilmedikleri yada bilmeyeceklerini düşündüğümde yerli yerinde.. Cesaret,
özellikle canımın yandığı anlarda bir silkinme, bir vursalar da ölmem hali…
O programı izlemekle yetinmedim. İnternette çıkan haberlere
baktım. Twitter’a, Instagram’a…
Bir gün önce eklenen resimler, gülen suratlar,dağılan
kafalar, kocaman bulutlar varken, ertesi gün hacklenen hesapla kararan yada tam
tersi aydınlanan bir hayat… işin kötüsü aynı karelerde yer alınan insanların
aynı şekilde eğlencelerine devam edebilmesi. Bu mudur diyor insan okurken??
Amaaan deyipte yatıp uyuyamadım. Okudum.. ona neler yazmışlar o ne yazmış hemen
hepsine baktım. Programı izlerken aklıma mıh gibi kazınan şeyler oldu.
‘Kimse neden böylesin? Neyin var demedi’ dedi..
Bence de asıl soru bu olmalıydı. Kimse durduk yere bu hale
gelmez, farklı arayışlara kapılmaz, sürekli kaçmak, sürekli uzak kalmak
istemez. Konu durup durup küçüklüğüne geldiğinde derin iç çekmelerine, susup
kalmalarına takıldım. Bir sonraki gün aynı programa katılan psikiyatrın tespitlerini
ben o gün yapmıştım.
Ensest..
Ensest..
Bir kaç gün ara verdiğim yazıma kaldığım yerden devam edip, etmeme konusunda kararsızım. Zira iç açıcı bir konu değil. Neyse şimdi bu yazının yarım kaldığı süre zarfında elde ettiğim verilerden çıkardığım sonuçlarla devam edeyim.
İnsan koşarak kendinden uzaklaşamıyor. Bu tespiti kendim için yapalı 10 yıl falan oldu. Bu güzel insan içinde aynı şeyi düşündüm. O da uzaklaşmaya çalışmış herşeyden, herkesten ve en çokta kendinden.. İnsan kendinden uzaklaşamadığı için de ne şehir nede ülke değiştirmesi işe yaramamış.. Unutmak için farklı yöntemler bulmaya çalışmış. Hiçbir kimyasal uzun süreli mutluluk getirmez oysaki.. Tüm bu olanların mutlu olmayı istemekle alası yok.. tüm çaba mutsuz olmamak için .. Yeni insanlar, farklı ülkeler, yüzeysel ilişkiler..
Ve mutlaka yanlış kişiler...
Hayatımıza giren yanlış kişiler tetikte beklerler..
Acılı anlarınızı kollar,
Düşmenizi bekler,
Derken uzatırlar o lanet olası ellerini..
Çaresizlikten uzattığınız o eli gün gelipte 'elim kırılsaydı' diye anacağınız aklınızın ucundan bile geçmez..
Yıllarca beslenirler bu halinizden ta ki ..
Bir faydanızın olmayacağını anladıklarında yada yaptıklarına çanak tutmadığınızda sıyrılırlar büründükleri posttan. Aranızdaki bağı tamamen koparmak istemediklerinden bir kaç olta atarlar nabzınızı ölçmek adına, küçük tehditlerle başlayan kendilerini gösterme hali bir süre sonra bak sana neler edeceğime dönüştüğünde artık o dönülmez yola girmişsinizdir.
Hepimizin yaşadığı yada yaşama ihtimalinin yüksek olduğu bu lanet olay örgüsü o güzel insanın da başına gelmiş.. Kaçan, kaçarken düşen her insanın başına geldiği gibi. O kendine uzanan elin gün gelipte kendini uçurumdan iteceğini bilseydi eminim uzatmazdı. Ama oldu bir kere. Düşerken tutundu bir hırsla, çıktı kayalıklardan düzlüğe, dikildi karşısına ve başladı hesap sormaya. Neden beni ittin? sorusunu kaldıramayınca çirkefliğe sardı katili..
Böyle olaylardan kendime dersler çıkarmaya çalışırım daima. Üzerine gittiğinde dayanamaz kimse.. kaçma ve üzerine git derim kendi kendime. İyiyken telaffuzu kolaydır bu efelenmelerin. İş bunu o durumda becermektir.
O cesareti hep yüreğimde hissedebilmek dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder